15 Mart 2010 Pazartesi

Denemeden Kaybedemezsin

Tanrı’yla konuşmak mi istiyorsun? O zaman beraber gidip onu görelim, yapacak daha iyi bir işim yok...
Indiana Jones
"Raiders Of The Lost Ark"


Acı çekiyosunuz. Evet. Tanrı'nın size elini uzatmadığını düşündüğünüz her gün acı çekiyosunuz. Çıkmak için bi kapı arıyosunuz. Fakat siz canlı bir organizmasınız. Tek çözüm insanlığın tek açığı olan ölüm. Bu da kesinlikle kolay elde edilebilen bir şey değil. Çünkü her insan her şeyden nefret etse bile kendini sever. Kendine zarar vermekten kaçınır.
Her şeyi bi kenarıya bıraktığımizda kendimizide zaman bırakıyoruz. Limelight filminde Calvero'nun dediği gibi. "Zaman en iyi yazardır. Her zaman mükemmel sonu yazar." aslında ilginç olansa bizim olduğunu düşündüğümüz hiç bir şeyi aslında bizim kontrol etmiyo oluşumuzdur.
Bunu yaşayan arkadaşlarımı görüğüm için bu konuda örnek vermekten kaçınmıycam. ÖSS denilen sistemde bi kobaysınız. Umutlara sahipsiniz ve hedeflere. Bu gerkenten çok güzel bir şey. Saçmada olsa bir sistemin size hayatta bi amacınız olduğunu hissettirmesi sizi asla boşlukta olmayıp mükemmeliyeti yaşıycakmışsınız hissi yaratıyor. Bu hedef, amaç ve umut uğruna gerçekten çok çabalıyosunuz.(
except for me) Gerçekten bu çaba sonucunda iyi bir puan alıyosunuz. Kendinizi o kadar odaklamışsınız ki hedefinize umudunuzdan yüksek bi puan çıkıyo geliyo karşınıza. İstediğiniz bölüm 345 puan fakat siz 360 almışsınız. Bu gerçekten mükemmel bir şey. Bölümünüze belkide 1. girip havanızı atabilirsiniz. Ama biz napıyoruz. Puanımız heba olmasın diye tüm umut ve hayallerimizden feragat edip puanımıza ucu ucuna yeten bi bölüm yazıyoruz. En yakın arkadaşım 345 puanlı otomotiv mühendisliğini isterken, elindekilere sahipken bi anda elindekiler ona sahip oluverdi ve şu anda tıp okuyo. Bu kötü bir şey değil tabikide ama umutlarımızın, hayallerimizin peşinden gitmek yerine toplumda her zaman bizi üst seviyelere çıkarıcana inandığımız şeyleri yapıyoruz.




Bu hayatta önemli olan ne umduğunuz ya da ne hakettiginiz değil, önemli olan ne aldığınız... Biz hiç üzerimize düşeni yapmasakta size göre düzen bizi eğiticek ve bize olmamız ya da almamız gereken şeyi vericektir. Hayır. Düzeni biz oluşturmalıyız ki büyüyebilelim. Sorumluluk duygumuz gelişsin ve gelecek nesile gerçekten yetiştirebiliceğimiz bireylerle devam edelim.
Biz gözlerimizi kapatıyoruz sürekli. Gözlerimiz kapanınca dünya yok olmuyor ki. Hislerimizi, umutlarımızı, amaçlarımızı hiç bir zaman dışlamadan yaşarsak, bazı şeyleri sırf yapmak için, onun sana ne kadar zevk verebiliceğini öğrenmek için yaparsak zevk almaya başlıyoruz hayattan. Her adımından önce karar alırsan, her kararından sonra ileri ya da geri bi adım gerekir. Yerinde kalıp sadece düşünmeli bazen insan. Yalnız, çaresiz, garip gözükmeli ki. Dışarıdakiler seni çözmek için çaba harcasınlar. Basitsen zaten acizsin... Dene ve değiştir.. Denemeden kaybedemezsin.

Hiç yorum yok: